31 Mart 2024 Yerel Seçimlerinde Komünist-Devrimci Taktik
Gönderen komdev - February 20 2024 17:33:39
Bu yazıda yerel yönetimlerin demokratik ve sosyalist savaşımda ve toplumsal sınıfların her günkü yaşamlarında oynadıkları rol üzerinde ayrıntılı olarak durmayacağım. Bu konulara ilişkin ayrıntılı bilgi için okura 25 Mart 1984’te ve diğer yıllarda yapılan yerel seçimlere ilişkin olarak yazdığım yazıları okumasını önermekle yetineyim. Burada, ayrıntılara girmeksizin, kimi saptamalar yapacak ve politik olarak ilerici güçler, ama özellikle komünist-devrimciler söz konusu olduğunda, yerel seçim taktiğinin ne olması gerektiğini ele alacağım.
Haber Metni
Bu yazıda yerel yönetimlerin demokratik ve sosyalist savaşımda ve toplumsal sınıfların her günkü yaşamlarında oynadıkları rol üzerinde ayrıntılı olarak durmayacağım. Bu konulara ilişkin ayrıntılı bilgi için okura 25 Mart 1984’te ve diğer yıllarda yapılan yerel seçimlere ilişkin olarak yazdığım yazıları okumasını önermekle yetineyim. Burada, ayrıntılara girmeksizin, kimi saptamalar yapacak ve politik olarak ilerici güçler, ama özellikle komünist-devrimciler söz konusu olduğunda, yerel seçim taktiğinin ne olması gerektiğini ele alacağım.

Öncelikle vurgulanmalıdır ki, genel olarak burjuva anlamda bile demokratik, ‘normal’ bir seçim süreci yaşanmıyor. 31 Mart 2024 yerel seçimleri, Türkiye ve Kuzey-Kürdistan coğrafyasında her zaman tanık olduğumuz gibi, ‘normal’ olmayacak. Genel seçimler havasında yaşanan bir yerel seçimler sürecidir söz konusu olan. Bu seçimler, toplumsal sınıflar ve katmanlar ve onların var olan ve varsayılan politik temsilcileri arasındaki politik güç ilişkilerini genel seçimlerle karşılaştırılabilecek denli etkileyecek seçimler olacaktır.

Seçim dönemleri toplumsal sınıf ve katmanların, genel olarak kitlelerin her günkü yaşamı dolaysız olarak ilgilendiren toplumsal sorunların yanı sıra devlet-içi ve sınırlı da olsa, bölgesel ve dünya ölçeğindeki politik sorunlara da ilgilerinin arttığı dönemlerdir. Bu nedenledir ki propaganda ve ajitasyonda ve politik gerçekleri teşhir çalışmasında yalnızca Türkiye Cumhuriyeti (TC) sınırları içindeki sorunların ele alınmasıyla yetinmemek gerekir. Emperyalist devletlerin ve şirketlerin TC’nin dış politikasında ve iç politikada oynadıkları rolleri de gündeme getirmek gerekir. İşbirlikçi kapitalizme karşı savaşım bir devletin sınırları içinde yürütülecek bir savaşımla sınırlandırılamaz. Kendilerini anti-emperyalist sol olarak da tanımlayan partiler, örgütler ve çevreler tarafından uzun yıllardır ihmal edilen emperyalizme karşı savaşım anti-emperyalist istemler temelinde güçlendirilmelidir.

On İkiden Vurulacak Hedef: AKP-MHP İttifakı

Ayrımsız politik savaşım olmaz. Baş düşmanlar ve ikincil düşmanlar ya da karşıtlar ayrımı yapılmalı. Kiminle işbirliği yapılmalı? Kim hedef alınmalı? Kim tarafsızlaştırılmalı? Bu gibi sorulara yanıt verilmeli. Her bir seçim çevresine uygun düşen seçim taktikleri uygulamak yoluyla, AKP ve MHP başta olmak üzere, gerici-faşist politik partilerin ve onların adaylarının seçimlerde başarısız olmalarını sağlamak gerekir.

Bu seçimlerde AKP-MHP iktidarının güç yitirmesi demokratik haklar ve sosyalizm savaşımı bakımından daha uygun koşulların oluşması için gereklidir. Başka bir ifadeyle, diğer düzen partileriyle karşılaştırma yapmak gerekirse, AKP-MHP iktidarının seçim yenilgisi tercih edilir. Ara başlığın “On İkiden Vurulacak Hedef: AKP-MHP İttifakı” olması da bunu ifade etmektedir.

Sömürülen ve ezilen toplumsal sınıfların ve katmanların yalnızca propaganda ve ajitasyon yoluyla gerçekleri görmelerini sağlayacak yardıma değil, gerçeklerle yüzleşmeleri için çok yönlü sarsıcı eleştiriye gereksinimleri vardır. Demokratik ve sosyalist savaşımda ihmal edilen bir nokta özellikle vurgulanmalıdır: Seçmenlerin “vicdanlarını rahatsız eden” propaganda ve ajitasyon politik gerçekleri açıklama kampanyasının önemli bir öğesi yapılmamaktadır. Böylesi bir çalışma, özellikle AKP-MHP blokuna oy verme eğiliminde olan seçmenlerin davranışlarını etkilemeye çalışmak, onları gerici-faşist partilere/adaylara değil de yurtsever-demokrat adaylara oy vermeye inandırmak, en azından seçim sandığına gitmemelerini sağlamak bakımından büyük bir önem taşır.

Yurtsever-Demokrat, Devrimci Adayları Destekleyelim

Dönemin küçük örgütsel başarılar kazanma ve onlarla yetinme dönemi olmadığı, var olan politik iktidara (politik vitrindeki AKP-MHP iktidarına) kaybettirme dönemi olduğu doğrudur. Kendini politik yelpazenin solunda tanımlayan her örgüt kendi çıkarlarını da düşünür (İşçiler başta olmak üzere halkın çıkarlarına aykırı olamaz bu çıkarlar); ama her bir örgüt düşmana karşı dolaysız ve dolaylı ittifak kurulması ya da işbirliği yapılması gerektiğini bilmeli ve ona uygun politik tutum takınabilmelidir.

Dönemin mevzi kazanılamayacak seçim çevrelerinde varlığını gösterme ya da küçük başarılar kazanma uğraşı içine girerek gerici-faşist partilerin kazançlı çıkmalarına neden olma dönemi olmadığı ne denli doğruysa, olanaklı olan seçim çevrelerinde mevzi kazanmaya çalışmak da o denli doğrudur. Büyükşehir belediye başkanlıkları ve il belediye başkanlıkları kazanmanın koşullarının olmadığı açıktır. Politik hovardalık ya da mirasyedilik yapmaktan kaçınarak muhtarlıklar, belediye meclis üyelikleri, belde ve ilçe belediye başkanlıkları vb. kazanmak için uğraş verilebilir.

Sözün özü, yerel seçimlerde yalnızca propaganda ve ajitasyon ile yetinmek olmaz. Bugünkü koşullarda, politik olarak ilerici olsa bile, komünist-devrimcilerin destekleyebilecekleri bir parti yoktur. Ama politik olarak ilerici partilerin gösterecekleri anti-faşist demokrat (varsa komünist-devrimci ve demokrat-devrimci) adayların yerel seçimlere katılmaları ve onların çevresinde seçim kampanyaları örgütlemek, bütün zorluklara, sınırlı olanaklara ve adayların gösterecekleri tedirginliklere vb. rağmen olanaklıdır. Bu, özellikle, kentlerde proleterlerin ve yarı-proleterlerin yaşadıkları mahallelerdeki ve ilerici, devrimci düşüncelerin yaygın olduğu köylerdeki muhtarlık seçimleri ve kimi belde ve ilçeler için geçerlidir. Komünistler ve devrimci-demokratlar, verili koşullarda, oldukça az sayıda bağımsız aday çıkarabilirler. Komünistlerin destekleme çağrısı yapacakları adayların sayısının da sınırlı olacağı açıktır. Buradan çıkan sonuç şudur ki, yerel seçimlerde komünist-devrimci taktik, seçimlere katılmak, devrimci, yurtsever-demokrat adayları desteklemek ve desteklenecek aday olmayan yerlerde geçersiz oy kullanmaktır.

Karşı-devrimci partiler söz konusu olduğunda ise yapılması gereken, bu partilerin sınıfsal ve politik karakterlerini açıklamak ve teşhir etmek olacaktır. Her ne kadar karşı-devrimci olsalar da bu partilere karşı propagandada ve politik ajitasyonun bir biçimi olarak politik teşhir faaliyetinde ayrım yapmak da yerel seçimler taktiğinin bir gereğidir. “Kim seçilirse seçilsin, bizi ilgilendirmez”, gibi bir tutum takınılamaz. Özgürlük ve sosyalizm savaşımının çıkarları için AKP-MHP ittifakının seçimlerden zayıflayarak çıkması tercih edilir. Bundan dolayı, seçim rekabeti yapan partilerin ve adayların ideolojik-politik kimliklerinin açıklanması ve bütün karşı-devrimci adayların, sözcüğün olumsuz anlamında teşhir edilmeleri ihmal edilmeksizin, seçim sürecinde yapılacak politik gerçekleri açıklama ve politik teşhir kampanyasında nişan tahtasının orta çemberine oturtulması gereken adaylar AKP-MHP ittifakının adayları olmalıdır. Yerel seçimler döneminde bu partilere karşı savaşım, gerici politik İslamcı diktatörlüğe karşı devrimci savaşımın bir parçası olarak görülmeli ve asıl hedef gözden kaçırılmamalıdır.

Yurtsever-Demokrat, Devrimci Adayları Destekleyelim!

Desteklenecek Adayların Olmadığı Seçim Yerlerinde Geçersiz Oy Kullanalım!

A. H. YALAZ
15 Şubat 2024